odun
Look at other dictionaries:
ödün — is. Uzlaşmaya varabilmek için hak, istek veya savlarının bir bölümünden, karşı taraf yararına vazgeçme, ödünleme, ivaz, taviz Kalabalığa verilen her ödün, verenleri kendi benliğinden, kişiliğinden uzaklaştırıyor. N. Cumalı Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
odun — is. 1. Yandırmaq üçün kəsilmiş və doğranmış ağac parçası; ağac yanacağı. Yaş odun. Doğranmış odun. – Odunlar alışıb çıtırtı ilə yanmağa başlayanda bir neçə addımlıq yer işıqlandı. M. Hüs.. Qərənfil xala quru odunlardan sobaya doldurdu. Ə. Vəl.. 2 … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
odun sobası — is. Sadece odun yakılmasına elverişli bir soba türü Bir hademe, kocaman odun sobasının önüne çömelmiş, bekliyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
odun bilimi — is. Odunun yapısını, fiziksel, mekanik ve kimyasal özelliklerini inceleyen bilim dalı, ksiloloji … Çağatay Osmanlı Sözlük
odun kömürü — is. Odunun kömürleştirilmesiyle elde edilen, kalori değeri düşük kömür, mangal kömürü … Çağatay Osmanlı Sözlük
odun özü — is., bit. b. Bitkiye destek olan, besi suyunu taşıyan, odunda bulunan katı maddelerden her biri … Çağatay Osmanlı Sözlük
odun gibi — anlayışsız, görgüsüz, kaba … Çağatay Osmanlı Sözlük
ödün vermek — ödünle uzlaşma sağlamak Yaşamı boyunca ekmek parası yüzünden olmayacak ödünler verdi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
odun gibi — hiçbirşeyden anlamayan, beceriksiz … Beypazari ağzindan sözcükler
olgun odun — is. Ağaç gövdesinin öz odun ile dış odun arasında oluşan, ağaç işleri gereci olarak en üstün niteliği taşıyan bölümü … Çağatay Osmanlı Sözlük