orta hâlli

orta hâlli
sf.
Ne zengin ne yoksul olan

Uzakça vilayetlerden birinde yaşamış, orta hâlli bir ailenin çocuğuydu.

- M. Ş. Esendal

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • orta — is. 1) Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre Yılın ortası.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • VASAT-ÜL HÂL — Orta halli, orta halde …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • öge tegit — orta halli adamların büyüklerine ve hakan çocuklarının küçüklerine verilen ungun, I, 356 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • MÜDDET-İ SEFER — Orta hâlli bir gidiş ile üç günlük yol, mesâfe …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • EVSAT — Ortada olmak. * Vasatta olan. Orta. Orta hâlli …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MUTAVASSIT — Ortada vasıtalık eden. Arada ıslâh edici olan. * Orta derecede. Orta hâlli. * Sebeb. * İyi ile kötü arasındakini alan …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • düşük — sf., ğü 1) Aşağı doğru düşmüş, aşağı sarkmış Düşük mide. Düşük omuz. 2) Az Düşük faiz. Düşük fiyat. 3) İktidardan düşmüş veya düşürülmüş 4) Dil bilgisi kurallarına uymayan Düşük cümle. 5) is. Yaşayabilecek duruma gelmeden doğan yavru, ceninisakıt …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düzen — is. 1) Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem 2) Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması 3) Yerleştirme, tertip Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hâl — is., li, Ar. ḥāl 1) Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet Herkes hâline göre bir hediye verdi. H. R. Gürpınar 2) Davranış, tutum, tavır Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • konuşturmak — i 1) Konuşmasını sağlamak, konuşmasına yol açmak İki kişiyi, iki orta hâlli vatandaşı hayalî olarak konuşturuyorum. B. Felek 2) mec. Bir müzik aracını çok güzel çalmak Piyanoyu konuşturuyor …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”