- parmaklıklı
- sf.
Parmaklığı olan
Ayaklarımın ucunda yükselerek onun demir parmaklıklı penceresine bir göz atıyordum.
- Y. K. Karaosmanoğlu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Ayaklarımın ucunda yükselerek onun demir parmaklıklı penceresine bir göz atıyordum.
- Y. K. KaraosmanoğluÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
sedrek kapug — parmaklıklı kapı I, 478 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ızgara — is., Rum. 1) Metal çubukların, ağaç dallarının aralıklı sıralanmasıyla yapılan parmaklık veya kafes biçiminde araç 2) Pisliklerin su yollarını tıkamasını önlemek veya havalandırmak amacıyla su yollarının havalandırma çıkışları üzerine konulan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
korkuluk — is., ğu 1) Tarla, bağ ve bahçelerde kuşların zarar vermesini önlemek için konulan, insana benzer kukla 2) Düşme tehlikesi olan yerlere çekilen duvar veya parmaklık Eskiden köprünün güney kıyısında demir parmaklıklı bir korkuluk vardı. N. Cumalı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kubbe — is., mim., Ar. ḳubbe Yarım küre biçiminde olan ve yapıyı örten dam, kümbet Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filan hepsi tamamdı. O. Atay Birleşik Sözler ana kubbe gök kubbe yarım kubbe … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuşkulu — sf. 1) Kuşku belirten, kuşku anlatan, şüpheli Demir parmaklıklı penceresinden içeriye kuşkulu bir göz atıyordum. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Kuşku içinde olan, şüpheli Beynimizde biriken bayağı ve kuşkulu fikirleri çam kokularına sürünmüş nazlı hava… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mazgal — is., Rum. 1) Kale duvarlarında iç yanı geniş, dış yanı dar delik 2) Yağmur sularını kanalizasyon şebekesine çekmek için kullanılan üzeri parmaklıklı demirle kapatılmış delik … Çağatay Osmanlı Sözlük
öpüşmek — nsz, le 1) Birbirini öpmek Çok göreceğim geldi diye boynuna sarıldı, öpüştüler... B. Felek 2) mec. Nesnelerin parçaları birbiriyle tam olarak yan yana bulunmak, teması olmak Parmaklıklı demir kapılar birbiriyle tam öpüşmemişti. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
sanduka — is., Ar. ṣandūḳa Mezarın üzerine yerleştirilmiş, tabut büyüklüğünde tahta veya mermer sandık Büyük demir parmaklıklı bir türbenin içinde yeşil sandukalarına örtülmüş beyaz yazma yemenileriyle yatan iki mezar vardı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
solgunlaşma — is. Solgunlaşmak işi Tepedeki parmaklıklı delikten giren ışık, solgunlaşmaya başlamıştı. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapug — kapı I, 48, 64, 94, 150, 163, 180, 218, 239, 256, 276, 337, 375, 478, 506. 511, 520; 27, 108. 135, 203, 308 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini