- sarkıtmak
- -i
1) Bir şeyin sarkmasını sağlamak
Kayığın bordasına oturup bacaklarını dışarı sarkıtan da vardır.
- S. Birsel2) mec. Asmak, darağacına çekmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kayığın bordasına oturup bacaklarını dışarı sarkıtan da vardır.
- S. BirselÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
sarkıtmak — damlatmak II, 339 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
dudak sarkıtmak — somurtmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEDLİYE — Sarkıtmak. Yukarıdan aşağıya bırakma. * Şaşırma, dehşete düşme. * Delil ve vesika hazırlama. * (Akıl) gitmek. * Ahmak etmek, salaklaştırmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
asmak — i, e, ar 1) Bir şeyi aşağıya sarkacak biçimde bir yere iliştirip sarkıtmak Lambayı tam pencerenin karşısına astı. S. F. Abasıyanık 2) Üzerine takınmak, kuşanmak 3) i Bir kimseyi boğazından ip vb. geçirip sallandırarak öldürmek, idam etmek 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bırakmak — i 1) Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak 2) nsz Koymak Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. T. Buğra 3) Bir işi başka bir zamana ertelemek Gezmeyi haftaya bıraktık. 4) Unutmak Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım? 5) Bulunduğu yeri veya durumu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dudak — is., ğı 1) Ağzın, dişleri örten ve dışarıya doğru az veya çok kıvrılan üst ve alt kenarlarından her biri Birdenbire kavalı dudaklarına götürdü ve üfürmeye başladı. H. E. Adıvar 2) mec. Ağız Eve dudağınızda bir şarkı ile dönüyorsunuz. H. Taner… … Çağatay Osmanlı Sözlük
salmak — i, e, ar 1) Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı. E. E. Talu 2) İvedilikle yollamak, hemen göndermek Bununla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarkıtma — is. 1) Sarkıtmak işi 2) mim. Sarkıt biçimi süs … Çağatay Osmanlı Sözlük
LATT — (C: Litât) Gerdanlık. * Lâzım olmak. * İnkâr etmek. * Sarkıtmak. * Örtmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
RENF — (Davar) zayıflığından kulaklarını sarkıtmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük