- sezdirmek
- -i, -e
Sezmesine yol açmak, belli etmek, hissettirmek
Doktorlar ona bir şey sezdirmediler. O da çektiği acılardan, karısına, kızına hiçbir şey belli etmedi.
- Y. Z. Ortaç
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Doktorlar ona bir şey sezdirmediler. O da çektiği acılardan, karısına, kızına hiçbir şey belli etmedi.
- Y. Z. OrtaçÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ihsas etmek — sezdirmek, ima etmek Bunların hepsini bana beş on kelimeyle ihsas etti. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
duyurmak — i, e 1) Duymasını sağlamak Sesini duyuramadığını anlayarak daha kuvvetle tekrar etti. P. Safa 2) İlan etmek 3) mec. Sezdirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hissettirmek — i, e, Ar. ḥiss + T. ettirmek Hissetmesine sebep olmak, duyurmak, sezdirmek Hesapları araştırdığımı hissettiren bir vesikayı okuduğu zaman sarardı. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
sezdiri — is. Sezdirmek işi İkiyüzlü bir tutum içinde olduğu, yine çok ince ama acımasız sezdirilerle belirtilir. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
sezdirme — is. Sezdirmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sezindirmek — i Sezinlemesini sağlamak, sezdirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sulanmak — nsz 1) Sulama işi yapılmak Tarla sulandı. 2) Sulu duruma gelmek Geceye doğru kar sulanıyor ve gevşiyor. A. İlhan 3) Suyu çoğalıp yoğunluğu azalma Kanı sulandı. 4) Göz yaşarmak Otomobilde bir şey kaçtığı için durmadan gözü sulanıp akıyor. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yeşillenmek — nsz 1) Yeşil duruma gelmek, yeşil olmak, yeşermek Hayat sanki yeniden doğar, ağaçlar yeşillenir. A. Ş. Hisar 2) e, argo Birine karşı duyduğu cinsel isteği kendisine sezdirmek, sarkıntılık etmek Yanımızdaki kızlara yeşillendik. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
belli etmek — 1) açıklamak, iyice görünür ve anlaşılır bir duruma getirmek Durumdan hoşlanmadığı belliydi ve bunu belli etmek istediği de belliydi. T. Buğra 2) mec. sezdirmek, hissettirmek Ev sahibinin yanına gidileceğini tavrıyla belli ediyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük