sıkı

sıkı
sf.
1) Dar

Sıkı bir kemer.

2) İyice sıkıştırılmış, doldurulmuş, tıkız, gevşek olmayan

Sıkı bir denk.

3) Zorlu, güçlü ve etkili

En sıkı ve katı bir merkeziyet sistemi, bugün diğer faaliyet merkezlerini bloke edebilir.

- B. Felek
4) Dikkatli, titiz ve göz yummadan uygulanan

Ankaralılarla münasebetlerinde her zaman sıkı bir ahlak ve seviye kontrolüne tabi tutuldu.

- Y. K. Karaosmanoğlu
5) İlkelerine çok bağlı, hoşgörüsü olmayan, katı
6) Yoğun

Samsun'a geldiğimi ve kendisiyle daha sıkı temasta bulunmak istediğimi bildirdim.

- Atatürk
7) Cimri
8) zf. Sıkıca, iyice

Sıkı giyinmek.

9) is. Disiplin
10) is. Zorlayıcı durum

Sıkıya gelmemek. Sıkıyı görünce kaçtı.

11) is. Ağızdan dolma ateşli silahlarda, barut ve kurşunun üstünden namluya sokulup bastırılan bez ve kâğıt parçaları vb. şeylerin tümü

İlk sıkıyı babam attı.

- S. Kocagöz
12) Güçlü ve çabuk, hızlı

Karabalçıklı çiftliği, kasabadan sıkı yürüyüşle bir saat çeker.

- R. N. Güntekin
Birleşik Sözler
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • siki — {{/stl 13}}{{stl 8}}rz. nmos, blp, D. sikików, pot. {{/stl 8}}{{stl 20}} {{/stl 20}}{{stl 12}}1. {{/stl 12}}{{stl 7}} mocz :Wynieść nocnik, basen z sikami. {{/stl 7}}{{stl 20}} {{/stl 20}}{{stl 12}}2. {{/stl 12}}{{stl 7}} słaba herbata : {{/stl… …   Langenscheidt Polski wyjaśnień

  • siki — pot. Siki świętej (panny) Weroniki «o słabej herbacie»: (...) co to za siki świętej Weroniki, dolej jeszcze esencji, nie żałuj. Roz bezp 1999 …   Słownik frazeologiczny

  • šiki bizdi — šikì bizdì interj., šìki bìzdi žr. šiku bizdu. ◊ šikì bizdì mìltai (mìltų) Rm 1. apie skubotą, prastą darbą: Nieko iš tavo darbo neišeis – šikì bizdì mìltai Slm. 2. apie subruzdimą, susirūpinimą: Ateis kas nors – ir bus šìki bìzdi… …   Dictionary of the Lithuanian Language

  • sıkı sıkı — sf. İyice Daima sıkı sıkı kapalı demir kepenkler işlerini göremez hâle geliyorlardı. T. Buğra …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıkı sıkıya — zf. 1) Çok sıkı olarak, sımsıkı Bekçiyi sıkı sıkıya bağlayarak ötede hendeğin içine bıraktılar. M. Ş. Esendal 2) İyice Biçimler sonsuz ve ölümsüzdür ama maddeye sıkı sıkıya bağlıdırlar. A. Erhat …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıkı fıkılık — is., ğı Sıkı fıkı olma durumu Devlet ileri gelenleriyle hoş geçinmek alışkanlığında olduğundan sıkı fıkılık politikası güdermiş. S. Birsel …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıkı ağızlı — sf. Gizli kalması gereken şeyleri başkasına söylemeyen, sır tutabilen, ketum Bir şey var ana ama sen babamdan daha sıkı ağızlısın, ölsen söylemezsin. Y. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıkı fıkı — sf. 1) Birbiriyle çok samimi Bu arada birçok bakan, senatör ve milletvekiliyle de sıkı fıkı dostluk kurmuştu. H. Taner 2) zf. Çok samimi bir biçimde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıkı tutmak — 1) önem vermek İşini sıkı tut. 2) sürekli olarak denetlemek, kontrol altında bulundurmak 3) bir işte disiplinli olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • siki — blp, D. sikików wulg. «mocz» …   Słownik języka polskiego

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”