- sıkı fıkı
- sf.
1) Birbiriyle çok samimi
Bu arada birçok bakan, senatör ve milletvekiliyle de sıkı fıkı dostluk kurmuştu.
- H. Taner2) zf. Çok samimi bir biçimde
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bu arada birçok bakan, senatör ve milletvekiliyle de sıkı fıkı dostluk kurmuştu.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
sıkı — sf. 1) Dar Sıkı bir kemer. 2) İyice sıkıştırılmış, doldurulmuş, tıkız, gevşek olmayan Sıkı bir denk. 3) Zorlu, güçlü ve etkili En sıkı ve katı bir merkeziyet sistemi, bugün diğer faaliyet merkezlerini bloke edebilir. B. Felek 4) Dikkatli, titiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkı fıkılık — is., ğı Sıkı fıkı olma durumu Devlet ileri gelenleriyle hoş geçinmek alışkanlığında olduğundan sıkı fıkılık politikası güdermiş. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
içtikleri su ayrı gitmemek — sıkı fıkı dost, arkadaş olmak Gençliklerinde pek sıkı fıkı arkadaşmışlar, içtikleri su ayrı gitmezmiş. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
İLTİYAK — Sıkı fıkı dost olma, candan arkadaş olma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
teklifsiz — sf. 1) Samimi, içli dışlı, sıkı fıkı Bunlardan başka bazı teklifsiz aile dostları da var. R. N. Güntekin 2) zf. Samimi, içli dışlı, sıkı fıkı bir biçimde Birleşik Sözler teklifsiz konuşma … Çağatay Osmanlı Sözlük
canciğer — sf. Çok yakın, sıkı fıkı, pek içten (arkadaş) Aynı işi ortaklaşa yaparlardı, canciğer dosttular. O. Kemal Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller canciğer kuzu sarması canciğer olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışarı — is. 1) Dış çevre, dış yer, hariç, içeri karşıtı Dışarıda yağmur yağıyor. S. F. Abasıyanık 2) Kişinin konutundan ayrı olan yer Dışarıda, çocuklar birdirbir oynamaya dalmışlardı. A. İlhan 3) Yurt dışı Dışarıyla iyi geçiniyorduk, Yunanlılarla az… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulak kulağa — zf. Gizlice, başkası duymaksızın Kalemlere girip kâtiplerle kulak kulağa, sıkı fıkı konuşan, pullu mühürlü kâğıtlar alıp veren sinsi bir adam vardır. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
merhaba — is., Ar. merḥabā 1) Selam Sıkı fıkı dostluklarını değil, şöyle uzaktan bile merhabalarını istemiyorum. M. Yesari 2) ünl. (me rhaba:) Geniş ve mamur yere geldiniz, rahat ediniz, günaydın, hoş geldiniz anlamlarında bir esenleşme veya selamlaşma… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kenet gibi yapışmak — çok yakın dost olmak, sıkı fıkı olmak Bu mevsimde kızlar ikişer, üçer kişilik gruplara ayrılır ve birbirlerine kenet gibi yapışırlardı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük