sıkılmak — II, 125 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yüreği sıkılmak — içi sıkılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
canı sıkılmak — 1) içi sıkılmak, yapacak bir işi olmamaktan tedirginlik duymak Bu dört yanı duvarlı, tek kat, basık ve toprak evde öyle canı sıkılıyordu ki... R. H. Karay 2) keyfi kaçmak Eski hasırı bu yüzden yaktığı için balıkçının sözüne fena canı sıkılmıştı.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
içi sıkılmak — bunalmak Sekiz saattir trendeyim. Tren boş ve neşesiz. İçim sıkılıyor. A. Haşim … Çağatay Osmanlı Sözlük
başı sıkılmak (veya sıkışmak) — herhangi bir güçlük karşısında kalmak, bunalmak Baba dostu bir adam, başı sıkıldıkça Edip Münir ona koşar. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
TADARUG — Sıkılmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEASSÜR — Sıkılmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yahu — sıkılmak … Beypazari ağzindan sözcükler
buşmak — sıkılmak, can sıkılmak, usanmak I, 373; II, 12, 145; III, 262bkz: pu şmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yüreği boğazına tıkanmak — sıkılmak, üzülmek, dertlenmek Yüreğim boğazıma tıkanmış bir hâlde, bu basit, bu aşağılık konuşmaları dinliyorum. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük