- sınır dışı
- is.
Ülke sınırlarının ötesiAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
sınır dışı etmek — bir kimseyi bulunduğu ülkedeki herhangi bir durumdan dolayı zorla ülkenin sınırları ötesine çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sınır — is., Rum. 1) İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut 2) Komşu il, ilçe, köy veya kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi 3) Bir şeyin yayılabileceği veya genişleyebileceği son çizgi, uç Bataklığın sınırı. Ormanın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hudut dışı etmek — sınır dışı etmek, ülkeden dışarı çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sınır ötesi — is. Ülke sınırlarının dışı … Çağatay Osmanlı Sözlük
hudut dışı — is. Sınır ötesi, sınır dışı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hudut dışı etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dış — is. 1) Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız. Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar. A. Haşim 2) Bir konunun kapsamına girmeyen şey 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tepke — is., biy. 1) Dıştan gelen bir uyarım sonucu doğan hareket, salgı gibi iç tepkilere yol açan irade dışı sinir etkinliği, yansı, refleks 2) ruh b. Dıştan gelen bir uyarım sonucunda doğan ve hareket, salgı vb. tepkilere yol açan samimiyetsiz sinir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilim — is. 1) Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim Benim sizden istediğim Türkçe yardım, bazı eski yazılı bilim ve tarih gibi ciddi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hudut — is., du, Ar. ḥudūd 1) Sınır Bir çiçek dermeden sevgi bağından / Huduttan hududa atılmışım ben. F. N. Çamlıbel 2) mec. Uç, son Birleşik Sözler hudut boyu hudut dışı … Çağatay Osmanlı Sözlük