soğuk savaş

soğuk savaş
is.
1) İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Doğu ve Batı Bloklarının zaman zaman savaş çıkarma tehditlerinin bütün dünyada yarattığı gerginlik, soğuk harp
2) İki kişi arasında fazla belli edilmeden yaşanan çekişme

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • soğuk — sf., ğu 1) Isısı düşük olan, sıcak karşıtı Bu el soğuktu ve titriyordu. P. Safa 2) Üşütecek derecede ısısı olan Güneşli, soğuk bir gündü. S. F. Abasıyanık 3) is. Isının üşütecek kadar az veya düşük olması durumu Karın soğuğu başka bir tür… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • savaş — is., ask. 1) Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, harp, cenk 2) Uğraşma, kavga, mücadele 3) Hayvanların birbirleriyle yaptığı mücadele Kartallarla leyleklerin savaşı. 4) Bir şeyi ortadan kaldırmak, yok etmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • soğuk harp — is., bi Soğuk savaş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Conservative Friends of Turkey — (CFT) is a group associated with the British Conservative Party[1]. Its fundamental objective is given as promoting links between Turkey and the Conservative Party at all levels, by working with local and national party organisations, business… …   Wikipedia

  • Demirperde — is., öz. İkinci Dünya Savaşı sonrası soğuk savaş döneminde, batılı ülkelerin kendilerini Doğu Bloku ülkelerinden ayıran sınıra ve bu ülkelere taktıkları ad …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yumuşama — is. 1) Yumuşamak işi Yüzünde belli belirsiz bir yumuşama vardı. Y. Z. Ortaç 2) Dünyada soğuk savaş döneminden sonra stratejik silahların geliştirilmesiyle başlayan siyasal gerginliğin ortadan kaldırılması siyaseti, detant 3) dbl. Ötümsüz… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • harp — is., bi, ask., Ar. ḥarp Savaş Birinci Dünya Harbi nde de başıma gelmeyen kalmadı. R. H. Karay Birleşik Sözler harp akademisi harp dairesi harp malulü harp okulu harp zengini …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kırılmak — nsz 1) Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak 2) Bükülerek kat yeri oluşturmak 3) Savaş, bulaşıcı hastalık sebebiyle çok sayıda insan ölmek 4) e Birine karşı kırgın duruma gelmek, gücenmek, incinmek 5) Kırgınlık duymak Bana ne… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak — sf., ğı 1) Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti. O. Kemal 2) Isısı yüksek olan, çok ısınmış Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”