- telaşlı
- sf.
1) Telaş eden, telaşa düşen
O akşam yine aynı telaşlı ses beni merdiven başında durdurdu.
- Y. Z. Ortaç2) Aceleci
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
O akşam yine aynı telaşlı ses beni merdiven başında durdurdu.
- Y. Z. OrtaçÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
taş yağar kıyamet koparken — telaşlı ve tehlikeli zamanları anlatan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
pürtelaş — sf., esk., Far. pur + Ar. telāş 1) Telaşlı 2) zf. Telaşlı olarak Gırtlağımı yırtarcasına haykırırken odaya efendim pürtelaş girdi. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
aceleci — sf. Tez iş gören, çabuk davranan, canı tez, farfara, fırtına gibi, içi tez, ivecen, iveğen, kıvrak, sabırsız, tez canlı, telaşlı, acul Hakikaten son derece aceleciydi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
adliye — is., Ar. ˁadliyye 1) Hukuk ve adalet işlerini gören devlet kuruluşları 2) Hukuk ve adalet işlerinin görüldüğü resmî yapı Onun telaşlı adımlarla binadan çıkıp karşıdaki adliyeye girdiğini gördüler. R. Enis Birleşik Sözler adliye mahkemesi adliye… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayakta — zf. 1) Ayağa kalkmış durumda Kahvelerimizi ayakta içtik. A. Gündüz 2) mec. Telaşlı, heyecanlı bir biçimde Birleşik Sözler ayakta tedavi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ayakta kalmak ayakta tutmak ayakta uyumak … Çağatay Osmanlı Sözlük
civcivli — sf. 1) Civcivi olan 2) mec. Gürültülü patırtılı, telaşlı Mahallem sakindir ama civcivli de bir mahalledir. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
çarpıntılı — sf. Heyecanlı, telaşlı Zavallı Ayşe Hanım, çarpıntılı hatun. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
fıldır — sf. Çabuk, hızlı, telaşlı Kara yağız, az tombul, fıldır göz, son derece kanı sıcak biridir. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
meleme — is. 1) Melemek işi 2) Koyun veya keçi sesi Uzaktan ağıla giren koyunlarla kuzuların telaşlı uzun melemeleri sessizliği parçalıyordu. H. E. Adıvar 3) sf., hlk. Ağırkanlı, rahatına düşkün … Çağatay Osmanlı Sözlük
öteye beriye — zf. Çeşitli yerlere Gözleri ateşler saçarak telaşlı ve heyecanından çatlayacak gibi öteye beriye gidip geliyordu. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük