- tenezzül
- is., Ar. tenezzul
Kendi durumundan daha aşağıdaki bir işi, bir durumu kabul etmeAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
tenezzül etmek — 1) alçak gönüllülük göstermek ... onlara eliniz eteğiniz sürünmez, tenezzül edip başınızı çevirmeyebilirsiniz. R. H. Karay 2) kendi durumuna, düzeyine aykırı düşen bir şeyi veya işi kabul etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tenezzül — (A.) [ لﺰﻨﺕ ] 1. alçalma. 2. alçakgönüllülük … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
TENEZZÜL — (C.: Tenezzülât) İnme, düşme. Aşağılama. * Gönül alçaklığı. Karşısındakinin seviyesine göre tevâzu ile konuşmak. * Yavaş yavaş inmek. Mekânını yukarıdan aşağıya nakletmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
tenezzül — inme; alçalma; düşme; kendine aykırı gelen bir işi veya durumu kabul etme … Hukuk Sözlüğü
TENEZZÜL-Ü EMTAR — Yağmur yağması. Yağmur katrelerinin inişi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kolcu — is. 1) Bir şeyi korumak için bekleyen veya kol gezen görevli, muhafız Eski omuzdaşları gibi ne kahve ne kuşçu dükkânı açmaya ne kolcu yazılmaya ne de gazete müvezziliğine tenezzül etti. Ö. Seyfettin 2) esk. Hizmetçilere çalışacak ev bulan kimse… … Çağatay Osmanlı Sözlük
külkedisi — sf. 1) Çok üşüyen, ateşin yanından ayrılmayan (kimse) 2) Uyuşuk, miskin (kimse) 3) Pasaklı, görgüsüz (kadın) O kibar adam bu külkedisine tenezzül eder mi hiç. E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
mağrurlanmak — nsz Kurumlanmak, gururlanmak, kibirlenmek, kendini beğenmek ... hakikati unutmaz, mağrurlanmaz, para, servet, ihtişam, saltanat gibi şeylere tenezzül bile etmezdi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
omuzdaş — is. Aynı amaçla ve birlikte hareket eden kimse, ayaktaş, hempa Eski omuzdaşları gibi ne kahve ne kuşçu dükkânı açmaya ne kolcu yazılmaya ne de gazete müvezziliğine tenezzül etti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tebcil — is., esk., Ar. tebcīl Yüceltme, ululama Onlar gürültülü tebcile, pohpoha, alayişe tenezzül etmezler. Ö. Seyfettin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tebcil etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük