tıkız

tıkız
sf.
1) Tıknaz

İkisi de tıkız ve aynı boyda.

- H. Taner
2) Çok sıkıştırılmaktan veya çok sıkı doldurulmaktan katılaşmış, sıkı

Bu yastık pek tıkız olmuş.

3) Yoğunluğu çok, katı

Tıkız hamur.


Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • tokmak gibi — tıkız etli …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • antiquisant — ● antiquisant, antiquisante adjectif et nom Se dit d un artiste, d une œuvre qui s inspirent de l Antiquité gréco romaine. ⇒ANTIQUISANT, ANTE, adj. et subst. BEAUX ARTS A. Emploi adj. Qui s inspire de l Antiquité gréco romaine ou la rappelle par… …   Encyclopédie Universelle

  • boyunsuz — sf. Boynu olmayan Başı omuzlarının arasına sanki boyunsuz yerleştirilmiş, tıkız bir köylü. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıkı — sf. 1) Dar Sıkı bir kemer. 2) İyice sıkıştırılmış, doldurulmuş, tıkız, gevşek olmayan Sıkı bir denk. 3) Zorlu, güçlü ve etkili En sıkı ve katı bir merkeziyet sistemi, bugün diğer faaliyet merkezlerini bloke edebilir. B. Felek 4) Dikkatli, titiz… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tıkızlaşmak — nsz Tıkız duruma gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tıkızlık — is., ğı Tıkız olma durumu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tıknaz — sf. Şişmanca, toplu, kısa ve kalın yapılı, tıkız O yuvarlak ve dazlak kafalı, tıknaz bir adamdı. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tımtıkız — sf. Çok tıkız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”