- tiksinti
- is.
Tiksinme işi, tiksinme, nefret
Halktan insanlara duyduğu tiksintiyi bu hastalığına bağlamak gerekir.
- A. Ş. Hisar
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Halktan insanlara duyduğu tiksintiyi bu hastalığına bağlamak gerekir.
- A. Ş. HisarÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
eğilme — is. 1) Eğilmek işi İstese bile kendisini veremiyor, belirsiz bir tiksinti o yöne eğilmesini engelliyordu. A. İlhan 2) mat. Bir doğrunun, bir başka doğruya veya düzleme göre eğik olması 3) fiz. Yerin manyetik alanında bulunan serbest mıknatıslı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hiçbir — sf. Bir addan önce getirilerek o adın bildirdiği varlıktan bir tanesinin bile olmadığını anlatan bir söz Nevin hiçbir insana kin, hiçbir insana tiksinti duymamıştı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikrahlık — is., ğı, hlk. Tiksinti Allah sana bu tütünden ikrahlık versin … Çağatay Osmanlı Sözlük
irkinti — is., hlk. 1) Su birikintisi 2) Ürperme, tiksinti Acaba, başımızdan geçen belalar, çektiğimiz mihnetler ve nihayet rahat, zengin bir memleketin batışını görmüş olmamız bizde, artık dünya hazlarına karşı bir nevi irkinti mi hasıl etmişti? Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
istihfaf — is., esk., Ar. istiḫfāf Küçümseme, hor görme, hafifseme Kendini bu nevi düğünlerden birinin gelini olarak görmek, onu tiksinti ve istihfaf ile doldurmaya kâfi geliyordu. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller istihfaf etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
midesiz — sf., mec. 1) Yenmeyecek şeyleri yiyen 2) mec. Hiçbir şeyden tiksinmeyen, en iğrenilecek şeyler karşısında bile tiksinti duymayan 3) is., argo Uygunsuz tutum ve davranışlar içerisinde olan kadınları kabullenen erkek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mimik — is., ği, Fr. mimique 1) Yüz, el, kol hareketleriyle düşünceyi anlatma sanatı Bütün rolleri şahısların sesleri, tavırları, mimikleriyle tek başına oynamıştı. Y. Z. Ortaç 2) Duyguları, düşünceleri belirtecek biçimde yüzde beliren kımıldanışlar,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nedametle — zf. Pişmanlık duyarak Nedametle, kendimden ve etrafımdakilerden tiksinti içinde inzivama dönerim. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
nefret — is., Ar. nefret 1) Bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu 2) Tiksinme, tiksinti Şimdi bu satırlarımı hiddetle, nefretle, iç bulantısı ile yazıyorum. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller nefret duymak nefret etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
öf — ünl. Usanç, bezginlik, tiksinti vb. duygular anlatan bir söz Öf, ne kaba adam! Öf, ne pis koku! … Çağatay Osmanlı Sözlük