- uyarıcı
- sf.
Uyarma özelliği olan, uyaran, münebbih
Uyarıcı öğüt.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Uyarıcı öğüt.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
uyaran — sf. 1) Uyarma işini yapan (kimse veya şey), münebbih 2) Organizmada uyarım yaratan, uyarıcı Kahve, uyaran maddelerden biridir. 3) is. Bir uyarım, bir tepki yaratan herhangi bir güç, uyarıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük
doping yapmak — 1) bazı bedensel özellikleri değiştiren veya artıran bir uyarıcı maddeyi çok az miktarda almak Günahı boynuna, doping de yapıyormuş. H. Taner 2) mec. uyarıcı etkide bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalak otu — is., bit. b. Ballıbabagillerden, Akdeniz çevresinde kuru yerlerde yetiştirilen, yüz kadar türü bulunan, güçlendirici, uyarıcı ve yara sağaltıcı olarak kullanılan otsu veya odunsu bitki, duvar sedefi (Teucrium chamaedrys) … Çağatay Osmanlı Sözlük
doping — is., sp., İng. doping Bir spor yarışması sırasında vücuda ek enerji sağlamak için kullanılan uyarıcı ilaç Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller doping yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
esrar — 1. is., ç., Ar. esrār Gizler, sırlar Yüzüme, tekrar o eski, esrar dolu gözlerle bakıyor. Y. Z. Ortaç Birleşik Sözler esrar kumkuması esrar perdesi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller esrara dalmak 2. is. Hint kenevirinden çıkarılan ve kullanılacak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Fin hamamı — is. Çok sıcak yerden ve sudan çok soğuk yere ve suya girme gibi vücudu uyarıcı niteliği olan hamam … Çağatay Osmanlı Sözlük
hormon — is., biy., Fr. hormone 1) İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen adrenalin, insülin, tiroksin vb. uyarıcı maddelerin genel adı 2) Bu maddelerin işlevini yerine getirecek özellikte yapay madde … Çağatay Osmanlı Sözlük
ibret — is., Ar. ˁibret 1) Kötü bir olaydan alınması gereken ders, uyarıcı sonuç Gören göze ibret vardır her şeyde. Âşık Veysel 2) sf., hlk. Çirkin, kötü, acayip Birleşik Sözler ibretiâlem Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ibret almak ibret olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafein — is., Fr. caféine Kahve ve çayda bulunan, hekimlikte kullanılan, kasları, sinirleri uyarıcı, mide salgısını ve metabolik hızı artırıcı etki yapan bir madde … Çağatay Osmanlı Sözlük
kola — 1. is., İt. colla 1) Gömlek, örtü vb. şeyleri kolalamakta kullanılan özel nişasta 2) Kâğıt veya bez yapıştırmakta kullanılan kaynatılmış nişasta bulamacı 3) Kolalama Zaten bu devirde kola, ütü bir evin baş işlerindendir. R. H. Karay 2. is., bit.… … Çağatay Osmanlı Sözlük