uylaşmak — uzlaşmak … Beypazari ağzindan sözcükler
sulh olmak — uzlaşmak Yüz milyon lira alacaklıyken kırk milyon liraya sulh oldu … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzğanmak — uzlaşmak, musaleme etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağdaşmak — le 1) Anlaşmak, uzlaşmak, uymak, imtizaç etmek Gerçekle bağdaşmayan ihtiraslar, insanın duygusunu hüzünden tedirginliğe hatta tiksintiye kadar zorluyor. T. Buğra 2) Çocuk oyunlarında arkadaş olmak 3) e Bağdaş kurup oturmak İçerde, peykelere… … Çağatay Osmanlı Sözlük
barışmak — nsz 1) İki taraf, aralarındaki dargınlığı kaldırmak, uzlaşmak, anlaşmak Fakat bir gün barışacaksınız ve onun da kurtulmasına yardım edeceksiniz. A. Gündüz 2) le Sevmek, zevk almak Hiçbirini sevmedim, yalnız Enderuni Vasıf Divanı ile barışabildim … Çağatay Osmanlı Sözlük
elleşmek — le, hlk. 1) Elle dokunmak 2) Elle itişerek şakalaşmak 3) Alışverişte, alanla satan birbirlerinin ellerini tutup sıkarak uzlaşmak 4) Birbirinin elini sıkarak güç denemesi yapmak 5) El sıkarak selamlaşmak 6) Ağır bir yükü kaldırmak için birkaç kişi … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçinmek — nsz 1) Yaşamak için gerekeni sağlamak Muharrem artık yalnız balıkçılıkla geçiniyordu. S. F. Abasıyanık 2) le Uzlaşmak, anlaşmak Aman çocuklar, birbirinizle iyi geçinin. 3) mec. Taslamak Şiir güç ya, şair olmak, şair geçinmek o kadar değil. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
uylaşmak — nsz, le, hlk. Birbiriyle uyuşmak, uzlaşmak, anlaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
uyuşmak — 1. nsz Soğuk, basınç vb. yüzünden vücudun bir yerinde, duygu ve hareket geçici olarak azalmak Öğle yemeğinden sonra sinirlerim uyuştu, ufak bir uyku kestireyim, diye kompartımanımda uzandım. A. Haşim 2. nsz, le 1) Her konuda birbirine uymak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzlaşma — is. Uzlaşmak durumu, uyuşma, uzlaşı, uzlaşım, mutabakat, konsensüs Yoksa mutlu bir şansla bir uzlaşma olacak, bu da yumuşak bir tasfiyeye imkân bırakacak mıydı? T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük