süslü üslup — is., bu, ed. Türlü edebî sanatlarla süslenmiş üslup … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalın üslup — is., bu, ed. Uzatmalardan, parlak hayalî buluşlardan, süslü benzetmelerden, istiarelerden uzak üslup … Çağatay Osmanlı Sözlük
postmodernizm — is., ed., Fr. postmodernisme 1) XIX. yüzyıl sonu ile XX. yüzyıl başlarındaki modernist arayışın canlılığını kaybetmesinden sonra ortaya çıkan çeşitli üslup ve yönelişlerin adı 2) mim. Günümüz mimarisinde işlevsel olmayı bir tarafa bırakıp değişik … Çağatay Osmanlı Sözlük
tarz — is., Ar. ṭarz 1) Özel oluş veya davranış biçimi, üslup, stil, janr Şimdi beni meraka düşürmek suretiyle yine aynı zevki başka tarzda çıkarmakla meşgul... R. H. Karay 2) Bir kimse için özel anlatım biçimi Bu tarzda konuşmak doğru olmaz. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
σουλούπι — το, Ν εξωτερική εμφάνιση, παρουσιαστικό. [ΕΤΥΜΟΛ. < τουρκ. ŭslup] … Dictionary of Greek
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlatım bilimi — is., db. Üslup yöntemlerini ve türlerini inceleyen edebî araştırma ve dil bilimi dalı, stilistik … Çağatay Osmanlı Sözlük
biçem — is., ed. Üslup Bu küçük köy evini, nasıl bana benzeyen bir biçemde döşedim! N. Meriç … Çağatay Osmanlı Sözlük
deyiş — is. 1) Deme, söyleme işi Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu. T. Buğra 2) Söyleme biçimi, anlatım biçimi, üslup 3) Bir kimsenin bir konuyla ilgili anlattıkları, ifade 4) ed. Halk şiiri, halk türküsü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
duru — sf. 1) Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak Duru su. 2) Pürüzsüz (ten) Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı. Y. K. Karaosmanoğlu 3) mec. Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup) … Çağatay Osmanlı Sözlük