evlat edinmek — yasayla belirtilmiş şartlar içinde bir kimseyi evlat olarak nüfusuna geçirmek Daha yüzünü görmeden o da seni kendine evlat edindi. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
evlat gibi (veya evladı gibi) — özenle, titizlikle Çiçekleri suluyor, evlat gibi büyütüyordu. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
üvey evlat — is., dı 1) Karı kocanın her birine göre öbürünün ayrı bir eşinden dünyaya gelmiş olan evlat, üvey çocuk Baban savaşta öldü, sizlere üvey evlat dedirtmemek için tekrar evlenmedim ben. A. Kulin 2) mec. Kötü davranılan kimse Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
emeksiz evlat — is., dı Üvey evlat … Çağatay Osmanlı Sözlük
manevi evlat — is., dı, huk. Bir kişinin kanunlara göre evlat edindiği kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
dört göz bir evlat için — anne ve babanın bütün emek ve didinmesi evlat içindir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
üvey evlat gibi tutmak (veya saymak) — horlanmak, haksızlık etmek, iyi davranmamak Sanatçıyı üvey evlat sayma huyumuz yine değişmedi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
iyi evlat babayı vezir, kötü evlat rezil eder — babaya ün kazandıran da, el içine çıkamayacak bir duruma düşüren de çocuklarının tutumlarıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana — kendini bilen, yaşama sorumluluğu duyan akıllı evladın gerçek malı, kendisinin kazandığı maldır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir baba dokuz evladı besler, dokuz evlat bir babayı beslemez — çok çocuğu olan baba, her çocuk babasına bakılmasını ötekinden beklediği için sıkıntıda kalır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük