varagele bombardımanı — is., ask. İkinci Dünya Savaşı nda müttefiklerin çok sık uyguladığı bombardıman yöntemi … Çağatay Osmanlı Sözlük
varagele botu — is., den. İki nokta arasında ulaşımı sağlayan bot … Çağatay Osmanlı Sözlük
varagele halatı — is., den. İki nokta arasına gerilen ve ulaşımı sağlayan ip … Çağatay Osmanlı Sözlük
varagele kayığı — is., den. İki nokta arasında ulaşımı ve haberleşmeyi sağlayan kayık … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
varmak — e, ır 1) Erişilmek istenen yere ayak basmak, ulaşmak, vasıl olmak Köye akşama doğru ancak varabildim. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir duruma veya düzeye gelmek Yaşı elliye vardı. O şimdi yolun yarısına varmıştı. 3) Hoş olmayan bir sona ermek Beni… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bombardıman — is., ask., Fr. bombardement 1) Topa tutma 2) ask. Bombalama Bombardımanlar asabıma dokunuyordu, sakin bir yere kaçmak istiyordum. R. H. Karay 3) mec. Etkili bir biçimde ve sık olarak gündeme getirme, duyurma Haber bombardımanı. Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bot — 1. is., İng. boat 1) Küçük gemi Şu botta bu kadar er var, içlerinde gözüm bir seni tuttu. H. Taner 2) Ağaç, plastik veya kauçuktan yapılmış küçük sandal Birleşik Sözler borda botu çıkarma botu varagele botu 2. is., Fr. botte Uzun konçlu, kapalı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
halat — is., Rum. Kenevirden yapılmış çok kalın ip Birleşik Sözler halat çekme halat fitili halat ızgarası halat tamburu çelik halat hamhalat tel halat … Çağatay Osmanlı Sözlük
kayık — is., ğı, den. 1) Kürek veya yelkenle yürütülen ufak tekne Balıkçı kayığı. 2) sf. Bir yana kaymış Birleşik Sözler kayıkhane kayık salıncak kayık tabak kayık yaka çember kayık … Çağatay Osmanlı Sözlük