yasar — yasatmak, yapdırmak, tezyin etdirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
besi — is. 1) Yaşatmak ve geliştirmek için gereken besinleri yedirip içirme işi 2) Bir şeyi istenilen durumda tutmak veya oturtmak için kullanılan takoz vb. şeyler Birleşik Sözler besi doku besihane besi hayvanı besi örü besi suyu aşırı besi … Çağatay Osmanlı Sözlük
beslemek — i 1) Yiyecek ve içeceğini sağlamak Okulun artıklarıyla otuz kişiden fazla insan besliyorduk. H. E. Adıvar 2) Yedirmek Pembe ekmekler kızartacak, üstlerine tereyağı, reçel, havyar sürecek, onu eliyle besleyecekti. H. E. Adıvar 3) Semirtmek 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
canlandırmak — i 1) Canlanmasını sağlamak, canlanmasına yol açmak 2) Yaşatmak, birinin kılığına girmek 3) Canlılık, tazelik, dirilik getirmek Güller tazelikleri, renkleri, biçimleriyle salonu canlandırmışlardı birden. C. Uçuk 4) mec. Yoğunluk, etkinlik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
millî hüviyet — is., top. b. Millî kimlik Garp medeniyetine girişimiz millî hüviyetimizi yok etmek için değil, onu yaşatmak, geliştirmek içindir. O. S. Orhon … Çağatay Osmanlı Sözlük
tarikatçı — is. 1) Tarikatları yaymak ve yaşatmak isteyen, o yolda çalışan kimse 2) Bir tarikata bağlı olan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaşatma — is. Yaşatmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yazıt — is. 1) Bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için bir şey üzerine kazılan yazı, kitabe Orhon yazıtları. 2) mim. Çevresi kabartma silmeli, içinde yazı olan taş Birleşik Sözler yazıt bilimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kin duymak — birine karşı öç alma duygusunu yaşatmak veya bu duyguyu hissetmek Herkes ancak bir iki düşman için kin duyar. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük