amurtmak — yatiştirmak, dindlrmek, seğnitmek III, 428, 429bkz: amrulmak, emrülmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
cinini dermek — yatıştırmak, huyuna göre gitmek … Beypazari ağzindan sözcükler
avutmak — i 1) Bir kimsenin acısını veya sıkıntısını yatıştırmak, teselli etmek İnsanı sıkıntılı zamanlarda kitap kadar avutan bir şey yoktur. 2) Oyalamak Çocuk annem diye tutturdu, güç avuttuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
hınzırca — zf. Hınzır bir biçimde, kurnazca Bir yandan karısını yatıştırmak istermiş gibi davranıyor, bir yandan hınzırca sırıtıyordu. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kokulu — sf. Kokusu olan Perilerin kızgınlığını yatıştırmak için ceplerinde birçok kokulu otlar, tohumlar, üzerlikler taşıyordum. H. R. Gürpınar Birleşik Sözler kokulu çayır otu kokulu kiraz kokulu sabun hoş kokulu … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırıtmak — nsz 1) Dişlerini göstererek aptallık, şaşkınlık, kurnazlık veya alay belirtir biçimde gülmek Bir yandan karısını yatıştırmak istermiş gibi davranıyor, bir yandan hınzırca sırıtıyordu. O. Rifat 2) Yorgan, şilte vb.ni iri ve aralıklı diktirmek 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söndürmek — i 1) Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek Parmağının ucuna kadar gelen alevi yere atıyor, terliğiyle basarak söndürüyor. P. Safa 2) Hava veya gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasını veya gazını boşaltmak Çocuk balonu söndürdü. 3) mec … Çağatay Osmanlı Sözlük
yatıştırma — is. Yatıştırmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
teskin etmek — acı, öfke, heyecan vb. duyguları yatıştırmak, dindirmek Gönlüme teselli kendimde buldum / Sabır ile teskin ettim özümü. Âşık Veysel … Çağatay Osmanlı Sözlük
açlığı öldürmek — açlık duygusunu yatıştırmak Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük