yağ yedirmek — azar azar ekleyerek katıldığı malzemeyle yağın iyice bütünleşmesini sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
para yedirmek — 1) gereksiz olarak başkasına çok para harcamak 2) rüşvet vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
lafını yedirmek — iddialı olarak söylediği sözü geri alma zorunda bırakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEHVİS — Yedirmek, yemek yedirmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
aşatmak — yedirmek, etâm etmek, okulmak; aşamak iza … Çağatay Osmanlı Sözlük
beslemek — i 1) Yiyecek ve içeceğini sağlamak Okulun artıklarıyla otuz kişiden fazla insan besliyorduk. H. E. Adıvar 2) Yedirmek Pembe ekmekler kızartacak, üstlerine tereyağı, reçel, havyar sürecek, onu eliyle besleyecekti. H. E. Adıvar 3) Semirtmek 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiğnemik — is., ği Ağızda çiğnenip çıkarılan yemek Çocuklara çiğnemik yedirmek zararlı bir alışkanlıktır … Çağatay Osmanlı Sözlük
doyurmak — i 1) Açlığını gidermek Saatlerce karnımı doyuracak bir köy aramış, bulamamıştım. S. F. Abasıyanık 2) Geçindirmek, yaşamasını sağlamak Bu topraklar milyonlarca kişiyi doyurabilir. 3) Bir maddenin içine alabileceği kadar başka bir madde katmak 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf — is., Far. lāf 1) Söz, lakırtı Ben lafımı bitirmeden o atıldı. 2) Sonuçsuz, yararı olmayan söz Onun söyledikleri laftan ibaret. 3) Konuşma 4) Konu, mevzu, bahis Lafı değiştirdi. 5) ünl. Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok anlamlarında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
para — is., ekon., Far. pāre 1) Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit 2) Kazanç Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir. S. F. Abasıyanık 3) esk. Kuruşun kırkta biri Birleşik Sözler para… … Çağatay Osmanlı Sözlük