yerinde bulmak — doğru olduğunu kabul etmek Hayatını değiştirme kararımı yerinde bulması beni de memnun etti. C. Uçuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerinde olmak — tamam olmak, iyi durumda bulunmak Keyfi yerindedir. Burada rahatım, her şeyin yerinde olacaktır çocuğum, dedi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerinde saymak — 1) yürür gibi yaparak hep aynı yerde, sürekli olarak ayağın birini kaldırıp birini basmak 2) mec. ilerleyememek, gelişememek, değişememek Bu yerinde sayan kafamıza ne ad takmalı? F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerinde yeller esmek — artık bulunmamak, yok olmak Tepebaşı ndaki Dram Tiyatrosu yandı gitti. Bugün yerinde yeller esiyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerinde duramamak — 1) sürekli kıpırdamak 2) içi içine sığmamak En ufak bir şeyden sevinir, yerlerinde duramaz olurlar. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerinde kalmak — 1) başka yere gitmemek 2) makam veya aşama değişmemek Bu keyif düşkünü memurlar suya sabuna dokunan işlere karışmadıklarından senelerce yerlerinde kalırlar. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerinde su çıkmak — haklı bir sebep olmadan yerini bırakanlara veya bırakmak isteyenlere kınama ve engelleme amacıyla söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
keyfi yerinde — sf. Neşesi, sağlığı yerinde olan (kimse) Başıma yüzlerce adam topluyordum; yeni sahibimin keyfi yerinde idi. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller keyfi yerinde olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
boy bos yerinde — uzun ve biçimli Boyu bosu yerinde, yakışıklı adam … Çağatay Osmanlı Sözlük
keyfi yerinde olmak — sağlığı, neşesi, mutluluğu bulunmak Bugün keyfim yerinde olmadığından, arz odasına gelemeyeceğim. T. Oflazoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük