uzatmak — nsz 1) Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak Saç uzatmak. Tırnak uzatmak. 2) i Başı, kolları veya bacakları bir yere yöneltmek Koğuşun açık duran kapısından hastalar başlarını uzatıp koridordakilere, yerde duran sedyeye bakıyorlar. M. Ş.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
atfetmek — e, der, Ar. ˁaṭf + T. etmek 1) Bir işi veya bir sözü bir kimseye mal etmek, yüklemek, isnat etmek 2) Yöneltmek, çevirmek Hancı yüzüme, bir şey anlamamış gibi garip bir nazar atfetti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğrultmak — i 1) Doğrulmasını sağlamak, doğru duruma getirmek Aralarında bellerini doğrultamayacak kadar yaşlıları da vardı. T. Buğra 2) Düzeltmek Yanlışları doğrultmak. 3) Yöneltmek 4) hlk. Yön bulmak Karşıki tepeye bakarak yolu doğrultup geldim. 5) hlk.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
etkilemek — i 1) Etkiye uğratmak, tesir etmek Toplumu etkileyen olaylara herkes kendi yorumunu katıyor. N. Cumalı 2) Karşısındaki kişiyi kendi duygu ve istekleri doğrultusuna yöneltmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
halkevi — is. 1) Halkı eğitip millî birliğe ve ülküye yöneltmek amacıyla açılan kuruluş 2) Bu kuruluşun görev yaptığı yapı … Çağatay Osmanlı Sözlük
nefeslemek — i 1) Nefesini bir şeye yöneltmek, üflemek 2) Okuyup üflemek, nefes etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
saldırmak — e 1) Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek Bugün şu dakikada onlar hâlâ düşmana saldırıyorlardı. H. C. Yalçın 2) Bir şey veya kimse üzerine saldırı yapılmasına sebep olmak 3) den Gemi … Çağatay Osmanlı Sözlük
seslenmek — nsz 1) Uzaktan bağırarak çağırmak, ünlemek Birkaç adım yürüdü, seslendi. Yusuf Bey, Yusuf Bey. S. Kocagöz 2) e Bir şey söylemek için sesini çıkarmak veya cevap vermek Kendisini kurtarmaları için ev sahiplerine seslenecek, işaret edecek oldu. M. Ş … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzanmak — e 1) Boylu boyunca yatmak Nevin evde biraz uzanıp dinlenmezse hastalanacaktı sanki. S. F. Abasıyanık 2) Gitmek Öğleden sonra Şişli den Beyoğlu na kadar uzandım. Y. K. Beyatlı 3) nsz Bir alana yayılmak Sokağın dibinden gelen bir elektrik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vermek — i, e, ir 1) Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm. Ö. Seyfettin 2) Bırakmak veya bağışlamak Hırsımdan bazılarına bedava verdim, alın götürün,… … Çağatay Osmanlı Sözlük