- dolu yağmak
- dolu yere düşmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
dolu — 1. sf. 1) İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, boş karşıtı Su ile dolu bir şişe. 2) Bir yerde sayıca çok Dağda keklik dolu. 3) Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan Haftaya pazartesiye kadar bütün uçaklar dolu. A. İlhan 4) Boş vakti olmayan, meşgul … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmak — nsz, ar 1) Yağmur, kar, dolu gökten düşmek Her zaman yılbaşı gecesi kar yağardı. S. F. Abasıyanık 2) Toz, mermi vb. yüksekten çokça düşmek Üstümüze kurşun yağıyordu. 3) mec. Üst üste ve çok gelmek Sende bu istidat varken, pencerelerden başına çil … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmak — nazl olmak, yokarıdan düşmek, yağmur, kar, dolu dökülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yürek — is., ği, anat. 1) Kalp 2) Bir kimsenin ruhsal yönü, gönül Fazıla Hanım ın elleri terliyor, yüreği sarsılıyordu. S. F. Abasıyanık 3) Kupa (I) 4) mec. Herhangi bir şeyden çekinmeme, korkmama, yüreklilik, korkusuzluk, cesaret Bu iş yürek ister. 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük