- yağmak
- nazl olmak, yokarıdan düşmek, yağmur, kar, dolu dökülmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yagmak — yağmak, I, 139, 376, 457, 494; I I,122; III, 60, 61 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yağmak — nsz, ar 1) Yağmur, kar, dolu gökten düşmek Her zaman yılbaşı gecesi kar yağardı. S. F. Abasıyanık 2) Toz, mermi vb. yüksekten çokça düşmek Üstümüze kurşun yağıyordu. 3) mec. Üst üste ve çok gelmek Sende bu istidat varken, pencerelerden başına çil … Çağatay Osmanlı Sözlük
siyem siyem yağmak — yağmur, kar ince ince yağmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bardaktan boşanırcasına yağmak — yağmur çok şiddetli yağmak Sabahleyin yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolu yağmak — dolu yere düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
güvendiği dağlara kar yağmak (veya güvendiği dal elinde kalmak) — yardım ve yarar beklediği kimse, yer veya şeyden iyilik gelmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırağı düşmek (veya yağmak) — kırağı oluşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmur yağmak — yağmur yere düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kar yağmak — kar yere düşmek Ben kışın kar yağarken bile kova kova soğuk su dökünürüm. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakalına kar yağmak — sakalı aklaşmaya başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük