- başucu
- is., coğ., gök b.
Yeryüzünde bir noktada çekülün gösterdiği doğrultunun gökyüzüne doğru olan yönüBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
başucu uzaklığı — is., gök b. Gökyüzünde verilen bir nokta veya yıldızın başucu noktasından açısal uzaklığı … Çağatay Osmanlı Sözlük
başucu noktası — is., gök b. Yeryüzündeki bir gözlem noktasından geçen düşey doğrultusunun gökyüzünü deldiği iki noktadan, ufkun üstünde olanı, semtürreis … Çağatay Osmanlı Sözlük
Zuhal Olcay — (* 10. August 1957 in Istanbul als Zuhal İşanç) ist eine türkische Schauspielerin und Sängerin. Inhaltsverzeichnis 1 Leben 2 Filmografie 3 Diskographie 4 Weblinks … Deutsch Wikipedia
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
nokta — is., Ar. nuḳṭa 1) Çok küçük boyutlarda işaret, benek 2) Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret 3) Yer Köşkten çıktık ve bahçenin her noktasını uzun uzun durup konuşarak dolaştık. A. Haşim 4) Konu, konu ile ilgili önemli bölüm Genç adam, o… … Çağatay Osmanlı Sözlük
semtürreis — is., gök b., esk., Ar. semt + reˀs Başucu noktası … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzaklık — is., ğı 1) Uzak olma durumu, ıraklık Duvarın yüzünde birbirine otuz arşın kadar uzaklıkta sımsıkı kapalı iki büyük kapı vardı. H. R. Gürpınar 2) mat. İki nokta arasındaki uzay ölçümü, mesafe Birleşik Sözler açısal uzaklık başucu uzaklığı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bâlîn — (F.) [ ﻦﻴﻝﺎﺑ ] 1. başucu. 2. yastık … Osmanli Türkçesİ sözlüğü