telaş etmek

telaş etmek
sıkıntı duyarak acele etmek, endişelenmek, telaşlanmak

Nazım Paşa böyle bir içtimadan ne kadar telaş etse haklı idi.

- A. Rasim

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • telaş — is., Ar. telāşī 1) Herhangi bir sebeple acelecilik Atatürk ün gelişini göremedik ama koridordaki telaştan meseleyi anladık. H. Taner 2) Kaygı, tasa, sıkıntı, endişe Ben geçerken onun telaşı, sizi dürtmesi gözümden kaçmadı. H. E. Adıvar 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • telaş almak — (birini) herhangi bir sebeple heyecanlanmak, endişelenmek, acele etmek Mabeyni büyük bir telaş alıyor. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • telaş göstermek — telaşını belli etmek Polisle ben konuşurum, siz telaş göstermeyin. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • acele etmek — 1) çabuk davranmak, ivmek Aman, acele etmeli, vakit geçiyor. S. F. Abasıyanık 2) telaş etmek, sabırsızlanmak Acele etme, konuşuruz, sırası var. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • telaşlanmak — nsz 1) Herhangi bir sebeple acelecilik göstermek Geliyor! diye telaşlanarak aşağı koştu. F. R. Atay 2) Endişelenmek, kaygılanmak, telaş etmek Kafilenin başında polisi gören kadınlar fena telaşlanmışlardır. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gürültüye getirmek (veya boğmak) — 1) bir işi, bir düşünceyi telaş ve karışıklık yüzünden ilgi çekmez duruma getirmek 2) söz kalabalığından, karışıklıktan yararlanarak istediğini elde etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • DAĞDAĞA — Gürültü. Iztırab. Boş yere telâş ve zorluklar. * Tereddüt etmek, karar verememek. * Gıcıklamak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”