- ara vermek
- yeniden başlamak için bir işi bir süre bırakmak, durmak
Sabahtan beri ara vermeden yağan sessiz, ince nisan yağmuru.
- P. Safa
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sabahtan beri ara vermeden yağan sessiz, ince nisan yağmuru.
- P. SafaÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ara — is. 1) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe 2) İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla 3) Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi … Çağatay Osmanlı Sözlük
fasıla vermek — ara vermek, kesmek Birer kart göndererek baş ağrılarından dolayı bu kabullere fasıla verdiğini bildirmişti. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesiklik vermek — 1) ara vermek Dumanlar gözlerimi yakıyor, görüş gücüme kesiklik veriyor. S. Birsel 2) hâlsizlik, kırıklık, yorgunluk ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mola vermek — uzun süren yolculuğa, yürüyüşe veya çalışmaya, dinlenmek amacıyla bir süre ara vermek, oturup dinlenmek Otobüs, yol üzerinde bir kasabanın çarşısında yarım saat mola vermişti. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
fesat çıkarmak (veya fesada vermek) — ara bozmak, ortalığı karıştırmaya çalışmak, insanları birbirine düşürecek işler yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
üzüntü vermek — tedirginlik yaratmak, sıkıntı ve huzursuzluğa yol açmak Üzüntü versin diye ara sıra uydurduğu yalanların tesiri altında kalmıştım. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
tatil etmek — 1) başka bir güne, zamana erteleyerek çalışmaya ara vermek 2) okul, iş yeri vb.ni kapatmak, çalışmasına ara vermek O zamana kadar inşaatı tatil edeceksiniz, dediler. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesmek — i, er 1) Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak İpi kesmek. 2) Dibinden ayırmak Ağaçları kesmek. Dalları kesmek. 3) Düzgün parçalara ayırmak Eti kesmek. Patatesi kesmek. 4) Kesici bir araçla yaralamak Nasıl sol… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dinlenmek — 1. nsz 1) Güç kazanmak için çalışmaya ara vermek, yorgunluğunu gidermek, soluklanmak, istirahat etmek Pervin biraz dinlendikten sonra ayağa kalktı. P. Safa 2) Bazı yiyecek ve içecekleri, tadını arttırma, kolay pişmesini sağlama vb. sebeplerle bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
durmak — nsz, ur 1) Hareketsiz durumda olmak Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) İşlemez olmak, çalışmamak Bileğimdeki saat durmuş. A. Gündüz 3) Bir yerde… … Çağatay Osmanlı Sözlük