- bel vermek
- 1) duvar gibi dik şeyler dışarıya veya tavan gibi yatay şeyler aşağıya doğru kamburlaşmak
İsli tavan bel vermiş, duvarları içeri kamburlaşmıştı.
- O. Kemal2) mec. herhangi bir konuda destek olmak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
İsli tavan bel vermiş, duvarları içeri kamburlaşmıştı.
- O. KemalÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bel vermek — bir işin esneyerek düzgünlüğünü kaybetmesi … Beypazari ağzindan sözcükler
bel — 1. is., Far. bel Toprağı aktarmaya veya işlemeye yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek veya çatal biçiminde bir tarım aracı Birleşik Sözler çatal bel Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bel bellemek 2. is., anat. 1)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bel etmek — işaret koymak, işaret vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bel kılmak — bir kimseye dileğinden çok yemek vermek III, 133 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dal — 1. sf. Çıplak, yalın Dalkılıç. Daltaban. Birleşik Sözler dalfes dalkılıç daltaban daluyku dalyarak 2. is. 1) Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri Cılız dallar, yeşili fe … Çağatay Osmanlı Sözlük
ZEFİR — Çok şiddetli ses. * Hıçkırıkla nefes vermek. Göğüs geçirmek. * Ağlatmak. * İnlemek. * Ateş gürültüsü. * Eşek anırtısının evveli. * Bel … Yeni Lügat Türkçe Sözlük