- ümit etmek
- ummak, beklemek
Geceyi oldukça rahat geçireceğinizi ümit ederim.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Geceyi oldukça rahat geçireceğinizi ümit ederim.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ümit — is., di, Far. umīd, ummīd Umma, beklenti, umut Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım. A. Gündüz Birleşik Sözler ümit dünyası ümit kapısı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ümit bağlamak ümit bırakmak ümit etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
rencide etmek — incitmek, kalbini kırmak Seni rencide ettiysem özür dilerim, ben sadece bizim hassasiyetimizi anlamanı istedim. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulaşmak — nsz 1) Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek Tabak bulaştı. 2) e İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı. S. F. Abasıyanık 3) e Hastalık geçmek, sirayet etmek Çocuğa suçiçeği bulaşmış. 4) e… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dünya — is., gök b., Ar. dunyā 1) Güneşe yakınlık bakımından üçüncü gezegen, yer, yerküre, yer yuvarı, yer yuvarlağı, acun 2) Dış, çevre, ortam Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş. H. C. Yalçın 3) İnançları bir olan ülke veya insanlar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
intizar — is., Ar. intiẓār 1) Birinin gelmesini, bir şeyin olmasını bekleme, gözleme Hastanede ilk günü ve ilk gecesi bu ümit ve intizar ile geçti. Y. K. Karaosmanoğlu 2) hlk. İlenme, beddua, inkisar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller intizar etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapı — is. 1) Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı 2) Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı. S. F. Abasıyanık 3) Tavla oyununda iki pul üst üste… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tavlamak — i 1) İşlenilecek bir nesneye gereken ısıyı veya nemi sağlamak, tav vermek 2) mec. Yolsuz ve kolay kazanç umudu vererek dolandırmak 3) mec. Ümit vererek kandırmak, kendine bağlamak, aldatmak 4) argo Karşı cinsin gönlünü çelmek, kandırıp elde etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
teşvik — is., Ar. teşvīḳ 1) İsteklendirme, özendirme O vakitler, bu kadarcık ümit ve teşvik, bizi heyecanlandırmaya yeterdi. F. R. Atay 2) mec. Bir kimseyi kötü bir iş yapması için kışkırtma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller teşvik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
umut — is., du 1) Ummaktan doğan güven duygusu, ümit Bu umudum, şimdi yavaş yavaş ölüyor. H. E. Adıvar 2) Bu duyguyu veren kimse veya şey Bir tek umut, bir avuç askerde ve Mustafa Kemal denen bir isimdedir. F. R. Atay Birleşik Sözler umut ışığı umut… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pürdikkat kesilmek — çok dikkat etmek Bir tıkırtı, bir ayak sesi duyar mıyım diye kulaklarımı açıp pürdikkat kesildim. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük