- yoksun olmak
- belli bir şeye, sahip olamamak
Kadın konularında sağduyudan hayli yoksun oluşu kalıtımsaldı.
- R. Erduran
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kadın konularında sağduyudan hayli yoksun oluşu kalıtımsaldı.
- R. ErduranÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yoksun — sf. Belli bir şeyden kendisinde olmayan, belli bir şeyin yokluğunu çeken, mahrum Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahrum olmak — (bir şeyden) yoksun kalmak Servet, ondan mahrum olanların ahlaklarını bozmakta büyük bir amil değil midir? H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönülden ırak olmak — sevilmekten yoksun kalmak, sevilmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
oynamak — nsz 1) Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor. H. R. Gürpınar 2) Herhangi bir tutku, ilgi vb. sebeple bir şeye kendini vermek Babalar çocuklarının yanında rakı içer,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzü görmemek — (bir şey) ... den yoksun olmak, uzak bulunmak Yüzyıllardan beri sabah yüzü görmemiş uçsuz bucaksız kıraç topraklar. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahrum — (A.) [ موﺮﺤﻡ ] yoksun. ♦ mahrum etmek yoksun bırakmak. ♦ mahrum olmak yoksun kalmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
kesilmek — nsz 1) Kesme işi yapılmak 2) Bitkin duruma gelmek, gücü, takati kalmamak, çok yorulmak Sonunda elleri, ayakları yorgunluktan kesilerek uzanıyorlardı yattıkları hasırlara. N. Cumalı 3) Gibi olmak, benzemek, dönmek Senelerden beri hizmetçinin,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük
alıkoymak — i 1) Bir süre için bir yerde tutmak Arkadaşım beni yemeğe alıkoydu. 2) den Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit ten bahsediyordu. R. N. Güntekin 3) Ayırıp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağlı — sf. 1) Bir bağ ile tutturulmuş olan Günlerden beri bağlı duran demir, sert bir hırıltıyla denize daldı. Halikarnas Balıkçısı 2) Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste Ekinlerin gürleşmesi yağmura bağlıdır, Sevincimiz üzüntümüz / Hep sana… … Çağatay Osmanlı Sözlük