- yağmur yağmak
- yağmur yere düşmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yağmur — is. 1) Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanı, yağar, yağış, baran, bereket, rahmet Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu. M. Ş. Esendal 2) mec. Çok ve sık düşen,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmur boşanmak — birdenbire çok yağmur yağmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmak — nsz, ar 1) Yağmur, kar, dolu gökten düşmek Her zaman yılbaşı gecesi kar yağardı. S. F. Abasıyanık 2) Toz, mermi vb. yüksekten çokça düşmek Üstümüze kurşun yağıyordu. 3) mec. Üst üste ve çok gelmek Sende bu istidat varken, pencerelerden başına çil … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmak — nazl olmak, yokarıdan düşmek, yağmur, kar, dolu dökülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bardaktan boşanırcasına yağmak — yağmur çok şiddetli yağmak Sabahleyin yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
siyem siyem yağmak — yağmur, kar ince ince yağmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
HETN (HÜTUN) — Yağmur yağmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
şakırdamak — yağmur yağmak, bülbül hoş elhan etmek; sulu kazan, semaver, ibrik kaynamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gök delinmek — birdenbire çok ve hızlı yağmur yağmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sel götürmek — 1) (bir yeri) çok yağmur yağmak 2) (bir yeri) çok yağmurdan dolayı bir bölgede, yollar zor geçilir duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük