- yakınlık kurmak
- sıkı ilişki içinde bulunmak, ilgi ve destek vermek
Ben merhumla yakınlık kurmuş bahtiyarlardan değilim.
- B. Felek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Ben merhumla yakınlık kurmuş bahtiyarlardan değilim.
- B. FelekÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yakınlık — is., ğı 1) Yakın olma durumu Ayrı ayrı anlıyorum da aralarında ne yakınlık var, çıkaramadım. M. Ş. Esendal 2) mec. Duygusal bağ veya akrabalık ilişkisi Birleşik Sözler yakınlık derecesi yakınlık eylemi yakınlık fiili akla yakınlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
dostluk kurmak — yakınlık, ahbaplık kurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
münasebet kurmak — iki şey arasında ilişki bulmak, yakınlık görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dostluk etmek — yakınlık kurmak, dost gibi candan davranmak Lokanta müşterisi hanımlardan kendi kendine tanıştığı, konuştuğu, dostluk ettiği hanımlar var! M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
dost olmak — yakınlık kurmak, ahbap olmak Otelde tanıdıkları içinde en çok sevdiği Edibe Hanım, kendi kendine bulup dost olduğu bir genç hanım. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ahbap olmak — arkadaş olmak, dostluk kurmak, yakınlık kurmak Dünden beri bir Avusturyalı doktor ile ahbap oldum. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ders — is., Ar. ders 1) Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu. S. F. Abasıyanık 2) Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre Dersin bitmesine beş dakika var. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akraba olmak — evlilik yoluyla yakınlık kurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük