- boş bulunmak
- 1) dikkatsiz ve dalgın bulunmak
Nasıl boş bulunup o gazeteci kızın resmini çekmesine imkân verdi?
- A. İlhan2) söylenmesi sakıncalı olan bir şeyi söyleyivermek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Nasıl boş bulunup o gazeteci kızın resmini çekmesine imkân verdi?
- A. İlhanÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boş durmamak — 1) her zaman bir işle uğraşmak 2) birinin yaptığına karşılık olarak bir harekette bulunmak Bizden sonra cenaze çıkmış bir eve benzeyen Bekirağa bölüğündeki arkadaşlar boş durmamışlardı. H. C. Yalçın … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydanı (veya etrafı) boş bulmak — kendisini engelleyecek kimse görmeyerek aşırı davranışlarda bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yatmak — nsz, ar 1) Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak Dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak. N. Hikmet 2) Uyumak veya dinlenmek için yatağa girmek 3) Yatay veya yataya yakın bir duruma gelmek, eğilmek Rüzgârdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakmak — e, ar 1) Bakışı bir şey üzerine çevirmek Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim. C. S. Tarancı 2) Aramak 3) Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak Limana bakan penceresinden deniz görünürdü. O. V. Kanık 4) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük