- yer etmek
- 1) iz bırakmak2) iyice yerleşmek
Aklımda yer etmiş olmalı ki mahalleden çıkarken biliyordum oraya gideceğimi.
- O. Pamuk
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Aklımda yer etmiş olmalı ki mahalleden çıkarken biliyordum oraya gideceğimi.
- O. PamukÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
istif etmek — 1) yıkılmayacak bir biçimde, düzgünce yerleştirmek Manav Rahmi marullarını ta tavana kadar istif etmiş, aralarına yer yer domatesler sıkıştırmış. O. Rifat 2) stok etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tatır yer — kıraç yer, I, 361 tat ıtmak tadılmak, tadına tesir etmek, tat vermek, II, 299 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
fark etmek — 1) görmek, seçmek Boğaz ın sisle kaplı olduğunu ancak ön güvertede bir yer bulup oturunca fark etmişti. A. İlhan 2) anlamak, sezmek Öç almanın fırsatını yakalamış gibi konuştuğunu fark etti. T. Buğra 3) değişmek, başkalaşmak 4) ayırt etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
becayiş etmek — değişik yerdeki görevliler, karşılıklı yer değiştirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
intikal etmek — 1) yer değiştirmek Sonra bahis yine sempati meselesine intikal etti. H. C. Yalçın 2) anlamak, kavramak 3) miras olarak babadan çocuğa kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalabalık etmek — gereksiz olarak yer doldurmak Şu eşya odada kalabalık ediyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
karga etmek — 1) tulumbanın kurumuş kösele supaplarını ıslatarak şişirmek için üzerinden su döküp kolu işletmek 2) bir geminin serenlerini daha az yer tutsun diye veya yas belirtisi olarak eğik bir duruma getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
takaddüm etmek — öncesine gelmek, öncesinde yer almak İşgale takaddüm eden günlerde çevirdikleri fırıldakları... A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
isabet etmek — 1) nişan alınan yere değmek, rastlamak Kurşun hedefe isabet etti. 2) çıkmak Piyangodan yüz bin lira isabet etti. 3) yerinde iş görmüş olmak O hâlde yalnız çıkmış olduğuma çok isabet etmiştim. H. E. Adıvar 4) belli bir yerde bulunmak, yer almak… … Çağatay Osmanlı Sözlük