üstünde kalmak

üstünde kalmak
1) mal, artırma sonucunda bir kimsenin olmak

Mal üstünde kalınca da herkes gibi sevinmedi, böbürlenmedi.

- H. Taner
2) suçlanmak

Behiç'le Siyret benden gizlediler, kabahat bizim üstümüzde kalır.

- P. Safa

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • gözü (veya gözleri) üstünde (kalmak) — 1) kıskançlık sebebiyle herkesin ilgisini çekmek O, dükkânı sana vereyim dedi, ben istemedim. Neme lazım, bin kişinin gözü üstünde kalacak. M. Ş. Esendal 2) herkesin dikkatini çekmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuru hasır (veya kilim) üstünde kalmak — aç, parasız, evsiz kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kâğıt üzerinde (veya üstünde) kalmak — (bir iş) yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dikilip durmak (veya kalmak) — bir yerde kısa bir süre ayak üstünde durmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuru — sf. 1) Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. H. E. Adıvar 2) Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan Kuru çöl. Kuru tepeler. 3) Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kâğıt — is., dı, Far. kāġaẕ 1) Hamur durumuna getirilmiş türlü bitkisel maddelerden yapılan, yazı yazmaya, baskı yapmaya, bir şey sarmaya yarayan kuru, ince yaprak Yazı kâğıdı. Duvar kâğıdı. Sigara kâğıdı. 2) sf. Bu yapraktan yapılmış Gece hafif… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yamanmak — nsz 1) Yamalanmak 2) nsz, e Kötü bir şey veya kimse birinin üstünde kalmak, yük olmak, yükletilmek Kız o oğlana yamandı. Bu kedi bize yamandı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”