- ortaya koymak
- 1) herkesin görebileceği yere koymak2) yaratmak, yapmak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ağırlığını (ortaya) koymak — kimliğini ve kişiliğini kabul ettirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
başını ortaya koymak — bir işe girişirken ölümü göze almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
koymak — i, e, ar 1) Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek Öteki elini doktorun omzuna koydu. S. F. Abasıyanık 2) Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak Bu işe kimi koyacağız? 3) Bırakmak İçeri kimseyi koymuyorlar. 4) Katmak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydana koymak — yapıp ortaya çıkarmak, göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
el koymak — 1) bir yolsuzluğu ortaya çıkarmak, incelemek, vaziyet etmek 2) yetkili organ bir malı veya bir kuruluşu kendi buyruğuna almak Bizi işimizde gücümüzde serbest bırakmak şöyle dursun, çoluk çocuğumuzun nafakasına el koymaya kalkıştılar... Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ibraz etmek — ortaya koymak, göstermek, meydana çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
öne sermek — ortaya koymak, meydana çıkarmak, göstermek Yendiğimiz orduların bize üstün gelişi, bu çok acı hakikati önümüze serdi. O. S. Orhon … Çağatay Osmanlı Sözlük
orta — is. 1) Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre Yılın ortası.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
belitlemek — i 1) Belgeye dayanarak ortaya koymak 2) man. Belitleme kuramını ortaya koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
örmek — i, er 1) İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak işlemek veya tezgâhta dokumak Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o! S. F. Abasıyanık 2) Kumaşlardaki delikleri elde iplikle besleyerek kapatmak Paltonun sırtını güve yemişti de ben … Çağatay Osmanlı Sözlük