yola (veya yollara) düşmek — yola çıkmak, yol almaya başlamak Yâre gidecek günümdür / Düşem yollara yollara. Erzurumlu Emrah … Çağatay Osmanlı Sözlük
yola düzülmek — gidilecek yere doğru yola çıkmak Rüzgâr, karanlığı karıştırır gibi garip bir ahenk içinde eserken biz de yolumuza koyulduk. H. E. Adıvar Eh, dedik, elbette orada bir çaresini bulurlar ve yola düzüldük. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yola revan olmak — esk. yola çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yola gitmek — yolculuğa çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
revan olmak — yola çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yelken açmak — yola çıkmak için hareket etmek Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
yelken basmak — yola çıkmak, hareket etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hareket etmek — 1) yola gitmek, yola çıkmak Ne vakit hareket edeceğiz, Kenan? Yarın mı? Ö. Seyfettin 2) vücudu oynatmak, kıpırdatmak veya kımıldamak, devinmek 3) davranmak İnsan bu kadar ölçülü hareket eder mi, edemez mi?. H. E. Adıvar 4) fiz. devinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük