benzetmek gibi olmasın — kötü bir sona uğramış birinden veya bir şeyden söz ederken, ona benzetilen kimse veya şey için kötü bir duygu beslenilmediğini anlatan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
maymuna benzetmek (veya çevirmek veya döndürmek) — (bir şeyi) gülünç ve çirkin duruma sokmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ohşatmak — benzetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
teşbih etmek (veya yapmak) — benzetmek Yazının peyda olduğu günden beri yüz binlerce şair gelmiş, her biri binlerce teşbih yapmış. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
meñzetmek — benzetmek. I I, 358 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
usnatmak — benzetmek, I, 267bkz: üsnemek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
KIYAS — Benzetmek, karşılaştırmak, mukâyese. İki şeyi birbiri ile karşılaştırmak. Benzeterek hüküm ve muhâkeme etmek. * Man: Doğru kabul edilen iki hükümden bir üçüncü hükmü çıkarmak. * Fık: İki belli şeyden birinin mahsus olan hükmünü, yâni, bu hükmün… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
benzetme — is. 1) Benzetmek işi 2) ed. Bir şeyin niteliğini anlatmak için o niteliği eksiksiz taşıyan bir şeyi örnek olarak gösterme işi, benzeti, teşbih Bütün tumturaklı sözleri, bütün az rastlanır benzetmeleri tekrarladı. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
muayyen — sf., Ar. muˁayyen 1) Belli, belirli Sizi muayyen bir kimseye benzetmek istiyorum. H. Taner 2) Belirlenmiş, kararlaştırılmış Yadırganan bir yığın eser, mimarinin sadece muayyen bir malzemeyi, muayyen bir gaye uğrunda kullanmaktan ibaret olmadığını … Çağatay Osmanlı Sözlük
taklit etmek — 1) bir şeyin sahtesini, yalancısını yapmak, benzetmek 2) bir kimseye veya bir şeye benzemeye çalışmak Taklit etmeyeceğine, kopya olmaktan, andırmaktan tiksindiğine göre bilmesinin faydası yoktu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük