- bir günden bir güne
- hiç, hiçbir zaman
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
gün — is. 1) Güneş Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı. M. Ş. Esendal 2) Güneş ışığı 3) Gündüz Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş. H. Taner 4) Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre Kız… … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirmek — nsz 1) Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek Karanlıkların ardından birçok adamlar belirerek acayip birtakım eşyalar taşıyor. R. H. Karay 2) Bir düşünce veya durum kesin bir biçim almak, tebellür etmek Kafasında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sızmak — nsz, ar 1) İnce aralıklardan veya gözeneklerden az miktarda ve belli olmadan yavaş yavaş akmak, çıkmak Cam kenarlarından sızacak esintiyle hasta olacağından korkar. S. Birsel 2) Gizli tutulan haber, sır vb. şeyler duyulmak, yayılmak 3) Herhangi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
erimek — nsz 1) Katı cisim sıvı içine karışarak sıvı durumuna geçmek Şeker suda erir. 2) Katı cisim ısı etkisiyle sıvı duruma gelmek Yüzündeki karlar eriyince beyaz, yuvarlak bir yüz meydana çıkmıştı. S. F. Abasıyanık 3) Dokumalar aşınıp incelerek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
upuzun — sf. 1) Çok uzun Günden güne koskoca, upuzun, pırıl pırıl geçmişini eskiten, bozan, eciş bücüş eden bir İbiş... T. Buğra 2) zf. Tamamıyla uzanmış bir durumda Babam karyolasında arkası üstü, upuzun yatıyordu. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzaklaşmak — den 1) Bir şeyden, bir yerden veya kimseden ayrılıp uzağa gitmek Yürüyüp gittiğini görmemek için uzaklaştı. R. H. Karay 2) mec. Yabancılaşmak, ilgisi azalmak Bu genç kız yaşasaydı, sevdiği adamın günden güne kendisinden uzaklaştığını görecekti. R … Çağatay Osmanlı Sözlük
bütçe yılı — is. Bir bütçenin uygulanmaya başladığı günden ertesi yıl aynı güne kadar geçen süre … Çağatay Osmanlı Sözlük
içli — sf. 1) İçi dolu (taneli sebze veya kuru yemiş) 2) mec. Kolay duygulanıp incinen, duygulu, hassas, hisli Annem evlatlarının bu kayıtsızlığına karşı içli bir hâlde günden güne fazla üzülüyor ve bitiyordu. Y. K. Beyatlı 3) mec. Duygulandıran, etkili … Çağatay Osmanlı Sözlük