taayyün etmek — belirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tebarüz etmek — belirmek, görünmek Senelerden beri bildiğimiz ve aramızda konuştuğumuz şeylerin hiç yalan olmadığı tebarüz etti. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
tecelli etmek — belirmek, görünmek, ortaya çıkmak, zuhur etmek, meydana çıkmak Hacca gitmek emeli onun kalbinde ateşli bir iştiyak tarzında tecelli etmişti. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
tezahür etmek — belirmek Yalnız benim herze devrelerim sık sık tezahür ediyor. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş göstermek — belirmek, ortaya çıkmak, zuhur etmek, vuku bulmak Bu kış yine, kok kömürü sıkıntısı baş gösterecekmiş. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
örlenmek — belirmek, çıkmak, yükselniek. I, 257, 258bkz: örmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
örmek — belirmek, çıkmak, kopmak, yükselmek (bulut). I, 139, 173, 257; III, 398bkz:örlenmek örmek, 172, 173 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
örüşmek — belirmek, yükselmek. I, 186 örmekte yardım ve yarış etmek I, 183 örü tartmak birbirine yard ım etmek III, 382 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
alazlanmak — nsz, hlk. 1) Alazlama işine konu olmak 2) İnsan derisinin üstünde kızıllık veya kızıl lekeler belirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirivermek — nsz Anısızın belirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük