elinde tutmak

elinde tutmak
1) kendi tekelinde bulundurmak, başkalarına kaptırmamak
2) bir malı satmayıp bekletmek

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • dümenini elinde tutmak — (bir şeyin) yönetmek, istediği yöne doğru götürmek Başımıza gelenler, son elli yılda ekonominin dümenini elinde tutan sıfırlardan kaynaklanıyor. A. Boysan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dümeni elinde tutmak — yönlendirici durumda olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dümen — is., İt. timon 1) Hava ve deniz taşıtlarında, taşıta istenilen yönü vermeye ve belirli bir doğrultuda götürmeye yarayan hareketli parça 2) mec. Yönetim, idare 3) argo Dalavere, hile Hani öldürseler yaşayamazdı bensiz? Yalan mıydı? Dümen miydi? O …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tekelinde olmak — herhangi bir şey tekeli altında bulunmak, elinde tutmak, inhisarında olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cımbız — is., Rum. 1) Kıl vb. ince şeyleri tutmak veya çekmek için kullanılan küçük maşa Bir elinde cımbız, bir elinde ayna / Umurunda mı dünya? O. V. Kanık 2) Özellikle dokumacılıkta kumaş yüzlerindeki düğüm, çöp vb. maddeleri temizlemekte kullanılan el… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • saklamak — i 1) Elinde bulundurmak, tutmak Okul kitaplarımı saklıyorum. 2) i, de Kaybolmaması, görünmemesi için gizli bir yere koymak Paralarını kasada saklıyor. 3) Görünmesine engel olmak, ortalıkta bulundurmamak 4) i, de Bozulmadan doğal durumları ile… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapmak — i, ar 1) Birdenbire yakalayarak, çekerek almak Bir hamlede atıldım. Evvela tabibin elinden defteri kaparak fırlattım. H. Z. Uşaklıgil 2) Isırıp parçalamak 3) Koparmak, kıstırmak Makine parmağını kapmış. 4) İşitir işitmez veya görür görmez… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”