- gözü olmak
- (bir şeyde) bir şeyi ele geçirmek isteği beslemek
Allah bilir, milletvekilliğinde de gözü vardır.
- H. Taner
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Allah bilir, milletvekilliğinde de gözü vardır.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
gözü akmak — gözü yaralanıp kör olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü pek olmak — korkmamak, yılgınlık göstermemek, çok cesur olmak Küçük yaştan beri başkalarından ... ya daha delişmen ya daha gözü pek, ille ya daha bir şey olduğuna kendini inandırmıştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü açık — sf., ğı Uyanık, becerikli (kimse) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gözü açık gitmek gözü açık olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü bağlı — sf. 1) Aymaz 2) zf. Sorup soruşturmaksızın, bakıp anlamadan ... tereddüde düşmeksizin hemen bu çağrıya koşacaktı ve belki de bu yaratığın ileri süreceği daha başka şartları da gözü bağlı kabul edecekti. Y. K. Karaosmanoğlu Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü kapalı — sf. 1) Çevresinde olanlardan haberi olmayan (kimse) Hem, bizim çocuklarımız gözü kapalı, masum çocuklar... R. N. Güntekin 2) zf. Düşünmeden, duraksamadan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gözü kapalı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü pek — sf. 1) Korkusuz (kimse) 2) Yürekli (kimse) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gözü pek olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü yüksekte — sf. Bulunduğu durumdan çok üstün olan bir duruma ulaşma amacı güden (kimse) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gözü yüksekte (veya yükseklerde) olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü kapalı olmak — çevresinde olup bitenin farkına varmamak, ilgisiz kalmak Ali Rıza Bey, pek gözü kapalı bir adam değildi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü alışmak — 1) önceden iyi göremediği bir şeyi sonradan görür olmak 2) mec. bir şey ilk etkisini yitirmek, yadırganmaz olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü almamak — bir işi becerebileceğine inanmamak, yadırganmaz olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük