- at kulağı
- marul manend bir nevi gyah ismi dir
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kulağı ağır işitmek — kulağı iyi işitmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağı tetikte — is. Kulağı kirişte Kulağı tetikte, avuçları terlemiş, yüreği küt küt atıyor, çıkıyor odadan. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağı kesiklik — is., ği Kulağı kesik olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağı kirişte — sf. Söylenecek sözü, gelecek haberi sabırsızlıkla bekleyen (kimse) Sınır boylarında Mehmet, gözünü dört açmış, kulağı kirişte nöbet tutuyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağı (veya kulakları) çınlasın — konuşulan yerde bulunmayan, sevilen biri anıldığında söylenen bir söz Kulağı çınlasın, bizim arkadaş öyle derdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağı ters taraftan göstermek — kolay yolu varken bir işi daha zor ve uzun yollar kullanarak yapmak Tahkike mahkike, kulağı ters taraftan göstermeye ne lüzum var? S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağı delik — sf., ği Olup bitenleri çabuk haber alan (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağı kesik — sf., ği Görmüş geçirmiş, deneyimi fazla olan, uyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağı tıkalı — sf. 1) Sağır, ağır işiten 2) mec. Dinlemek istemeyen … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağı dikilmek — konuşulanları dinlemek için dikkat kesilmek Şimdi kulakları, seslerimize dikilmiş bir köpek gibi yatıyordu. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağı duvar olmak — sağır olmak Kulakları duvar olan ihtiyarla avaz avaz ilişki kurmaya üşenmişler. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük