yaşını bitirmek — öngörülen belli bir yaş sınırına varmak Hâkimler ve savcılar altmış beş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
yiyip bitirmek — 1) tüketmek 2) onmaz duruma getirmek, yıkımına sebep olmak 3) sürekli olarak tedirgin etmek, üzmek, hırpalamak İçinde çarpışan bu iki zıt kuvvetten hangisine tabi olacağını bir türlü kestiremiyor, kendi kendini yiyip bitiriyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş bitirmek — bir işi iyi bir sonuca ulaştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini yiyip bitirmek — kendi kendini yemek Üzülmek ne kelime efendiciğim, kendimi yiyip bitiriyorum. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözlerini bitirmek — gözlerini aşırı yormak Her gece fasılasız çalışmak gözlerimi bitirdi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
işini bitirmek — argo (birinin) öldürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hitam vermek — bitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
itmam etmek — bitirmek, tamamlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
son vermek — bitirmek, sona erdirmek Çok geçmeden büyük ağabeyim bu anarşiye son vermek ihtiyacını duydu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ardını almak (veya getirmek) — bitirmek, tamamlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük