- borçlu
- sf.
1) Borcu olan, borç almış olan, verecekli, medyun
Merhumu borçlu yatırmak istemezmişiz elbet.
- Y. Z. Ortaç2) mec. Manevi bir yükümlülük altında bulunanHayatımı ona borçluyum doğrusu.
- A. Ş. Hisar3) mec. Bir şeyi birinin yardımıyla elde etmiş olanAslında, okumasını da ona borçludur.
- T. BuğraBirleşik SözlerAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
borçlu bulunmak (veya olmak) — (birine) borçlu duruma düşmek Dehasını, geçirdiği sara nöbetlerinin şokuna borçlu bulunuyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
borçlu çıkmak — görülen hesapta vereceği kalmak Para muamelelerinden borçlu çıkmıştı. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
borçlu ölmez, benzi sararır — borç kişiyi öldürmez, ancak hasta edecek kadar üzer anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dilenciye borçlu olma, ya düğünde ister ya bayramda — çıkarından başka bir şey düşünmeyen kimse ile ilişki kurma, seni nerede rahatsız edeceği belli olmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
selam verdik, borçlu çıktık — küçük bir ilgi gösterdik, üzerimize büyük bir iş yüklendik anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayatını (birine) borçlu olmak — 1) biri tarafından ölümden kurtarılmış olmak 2) birinin yaşamı bir başkasının desteği ile sağlanmış olmak Bu hayatımı ağabeyime borçluyum … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜSTE'RİB — Borçlu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kefil olmak — borçlu borcunu ödemediğinde veya bir kimse verdiği sözü yerine getirmediğinde bütün sorumluluğu üzerine almak Kefil olmak istediğiniz adamı evvela benden soracaksınız. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
bin tasa bir borç ödemez — borçlu ne denli üzülürse üzülsün borç sıkıntısından kurtulamaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek — borçlu ve dertli bir biçimde yaşanılmaz; borçtan kurtulmanın yolu onu vermek, onulmaz dertten kurtulmanın çıkar yolu ise ölmektir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük