kota - kupk
- kul cinsi
- kül çöreği
- kül etmek
- kül gibi
- kul hakkı
- kul kâhyası
- kul kethüdası
- kul köle olmak
- kul kusursuz olmaz
- kul oğlanı
- kul olmak
- kül olmak
- kül rengi
- kül rengi et sineği
- kul sıkışmayınca (veya daralmayınca veya bunalmayınca) Hızır yetişmez
- kül tablası
- kul taksimi
- kül ufak olmak
- kul yapısı
- kül yemek (veya yutmak)
- Kula
- kula
- kula kul olmak
- kulaç
- kulaç atmak
- kulaçlama
- kulaçlamak
- kulaçlayış
- kulağakaçan
- kulağı (bir şeyde) olmak
- kulağı (veya kulakları) çınlasın
- kulağı ağır işitmek
- kulağı delik
- kulağı dikilmek
- kulağı duvar olmak
- kulağı kesik
- kulağı kesiklik
- kulağı kirişte
- kulağı okşamak
- kulağı ters taraftan göstermek