- ağız dalaşı
- is.
Ağız kavgası
... heyecanlar, ağız dalaşları içinde oynanan kâğıt, tavla oyunlarına da pek hor bakmamak lazımdır.
- R. N. Güntekin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
... heyecanlar, ağız dalaşları içinde oynanan kâğıt, tavla oyunlarına da pek hor bakmamak lazımdır.
- R. N. GüntekinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız kavgası — is. Karşılıklı ağır sözler söyleyerek yapılan çekişme, atışma, ağız dalaşı, dil dalaşı, dil kavgası … Çağatay Osmanlı Sözlük
dil dalaşı — is. Ağız kavgası Köşede kadınlarla şakalaşıyor, çocuklarla dil dalaşı ettikten sonra dükkâna dalıyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalaş — is. Kavga, gürültülü bağrışıp çağrışma Birleşik Sözler ağız dalaşı dil dalaşı it dalaşı söz dalaşı … Çağatay Osmanlı Sözlük
tartışmak — nsz, le 1) Bir konu üzerinde, birbirine ters olan görüş ve inançları karşılıklı savunmak 2) Ağız dalaşı yapmak, münakaşa etmek Usta da ben de tartışmak istemedik adamla. N. Cumalı 3) sp. Güreşte karşı karşıya durum alıp elle birbirini yoklayarak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dil — 1. is. 1) Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... Y. Z. Ortaç 2) Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli… … Çağatay Osmanlı Sözlük