dolaylı

dolaylı
sf.
Doğrudan doğruya olmayan, dolayısıyla olan, vasıtalı, bilvasıta
Birleşik Sözler
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • dolaylı vergi — is., ekon. Yükümlüsü önceden bilinmeyen, malı satın alanı yükümlendiren, tüketiciden alınan vergi Tekel maddelerinden alınan vergi, dolaylı vergidir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolaylı özne — is., dbl. Sözde özne …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolaylı tümleç — is., ci, dbl. Fiilin anlamını bütünleyen ve yönelme, kalma, çıkma durumlarından birinde bulunan veya edat alan tümleç Çocuklar eve geldi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolaylı anlatmak — anıştırmak, ima etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ima etmek — dolaylı anlatmak, anıştırmak, ihsas etmek Öyle bir şey olsa laf arasında muhakkak ima ederdi. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şaşı çakır demektense kör de de kurtul — dolaylı, dolambaçlı yollara başvuracağına gerçeği olduğu gibi söyle anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • taş atmak — dolaylı olarak birine dokunacak bir söz söylemek İkide birde bana bunun için taş atıyordu. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pabucunu eline vermek — dolaylı olarak kovmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kulağına kar suyu kaçırmak — dolaylı olarak duyurmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolaylılık — is., ğı Dolaylı olma durumu Politik renkleri dolaylı biçimde yansıtmıyorum. Bir dolaylılık, dolaysızlık aranmamalı bence. S. İleri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”